Ey Dünya! Sen döndükçe hunu düşer ömrümün
Alın yazgısında imzası var şu ölümün
Feryadına meydan okurcasına gönlümün
Suskunluğumu dinledim ketum bir zirvede.
Zaman sevgiye kurak ben, dostluğa teşneyim
Bu ne buhran, ne kasvet; garip bir ateşteyim
Gözlerim dilsiz ve çıplak, yoruldum ye’steyim
Penahıma koştum, sekinet buldum secdede.
Akrep ve yelkovan kıskacı ömrü pareler
Yaşamın zehr vaktini yudumluyor katreler
Şeb-i hicranlara süslenmiş hep sitareler
Düş yorgunu uykular hüznü sayar gölgede.
Depremzede yurdum yine bugün serzenişte
Cürümlerin darbesi vahlanır her kirişte
Bir karıncayım, bahar bitti kar var girişte
Ağustos böceği sevdalar kaldı heybede.
Üç talâkla nefsi boşadım; dünya hulleci…
İçimde göç, kalbim sürgünde; ruhum mülteci…
Ufukları tutmuş günahlar heyhat, ne feci
Bir yanım Sefa’da bekler, bir yarım Merve’de…
Suskunluğumu dinledim ketum bir zirvede
Penahıma koştum, sekinet buldum secdede
Düş katili uykular hüznü sayar Gölgede
Ağustos böceği sevdalar kaldı heybede
Bir yanım Sefa’da bekler bir yarım Merve’de
Kadim Dolunay