İçimin Mekkesi

İçimin Mekkesinde bir yetimim şimdi…

Hüzün senesinden kalma sanki bütün baharlar.

Şafağından vurulmuş geceler düşüyor ömrümüze yine,

Ve bir hicretlik uzaklıkta duruyor Medine.


Bir şiirin yüreğine bıraktım özlemlere dönüşen sevinçlerimi.

Varlığınla derinleşecek satırların Hira’sına sükutlar bıraktım.

Gözlerimi, hâlâ mağaranın eşiğinde bekleyen örümceklere,

Ve ellerimi, yalınayak yürüyen kölelere bıraktım.


Ey Yâr… Sensizlik hırkasını giymiş bir ülkede

Kanadı kırık hayaller uçurmaya çalışıyoruz

Tavanı çatlamış gökyüzüne.

Ve aydınlığı yutan bir hüznün meltemiyle dağılıyor karanlık içimize.

Yak yüreğimizin kandillerini,

Doğ karanlığın en gebe yanından

Öksüz ruhumuza yeniden…


Gidişinin ardından asırlar geçse de,

Gelişinin muştusunu fısıldar melekler hâlâ her yetimin kulağına…

Hâlâ, bakışları sana benzeyen bebekler bırakılır annelerin kucağına.

Âmine’nin sevinci kadar derin bir aydınlık üfürmese de gecelerimizi,

Adının nuru düşer kalbimizin dudağına…


Şimdi bir yetimin yüreğiyle gelsem kapına…

Büküp boynumu, kaçırsam öksüz bakışlarımı…

O gülefşan ellerinle gül eker misin saçlarıma Efendim?

O nurefşan gözlerinle nazar eder misin yüzüme Efendim?


Kadim Dolunay

En Çok Görüntülenenler