Süveyda

Bir ‘ah’ daha düşüyor yüreğimden,

Gecenin yatsı vaktine...

Çekiliyor evrenin rengi karanlığın heybesine.

Minarelerden inkâr ediliyor yalnız oluşum…

Secdelerde doğruluyor ruhum, ve uzanıyor ahdine.


Her dua’nın serinliğinde

Uyanır içimde sükûn eden elem rüzgarı.

Yıldızlara takılınca gam yüklü ah’ım,

Dolanır gecenin süveyda perdesine.

Nağmeleşiyorum hüznünle matem dalgalarında,

Ve oturuyorum içimin tefekkür peykesine.


Uzakları yaşıyorum bu gece yüreğimde.

Cevelân ediyorum gözlerimi kapatıp, boynumu eğerek...

Geceyi süsleyip ayın ondördüne;

Süzülürüm lâl oluşuma, nar-ı beyza’ya değerek.

Kollarımı açıp tutuyorum ay ve toprağı,

Her hücrem karanlığa karışıyor, döne döne…

Bir aşk halkasına pervane olunca gönül,

Ne bir adım geriye gidebiliyorum, ne bir adım öne.


Ah gece…

Gölgesiz kayboluyorum avuçlarında.

Bu sağır eden sessizlikte duyur beni bana…

Beli bükülmüş lalelerin… Ateş böcekleri yorgun…

Yırtılan ruhumdan ömür düşürüyorum zamana.

Gam uçurumundan rüyaları atıyorum; uykular kırgın…

Yangınlar büyüyor fersah fersah, ateşler kızgın.


Yarınların şüphesi okunuyor dağlarda.

Tarihlerde beyhude duruyor vaatler…

Gayrı geçmez vakit,

Tonlarca ah’ı yüklenmiş yokuş çıkıyor saatler.


Ey rengine gam karışmış gece!

Ah’ımı üflüyorum süveyda neyine…

Notası yitik fısıltılarla ses ol nefesime.

Uhud’un kılıçları tararken saçlarımı

Söyle Vahşi’ye savursun mızrakları nefsime!


Kadim Dolunay

En Çok Görüntülenenler