Unutmayı Unutmak

Hep hayalinle yaşamak kadar acınasıdır

senli anıları bir serçenin kanatlarında uyutmak...

Ve çöldeki bir çiçeğin gölgesine sığınmak kadar çaresizcedir

unutmayı unutmak.

Kadim Dolunay

- 2023

Gözlerin

İlkin, gözlerinden çaldım rüyalarıma giydirdiğim düşleri.

Sonra yüzünün ayva tüylerine astım gördüğüm sergüzeştleri.

Ben aklının kıyılarında donarken

Sen yüreğimde yeni umutlar yakıyordun.

Ben göz pınarlarında şiirlere dalarken

Sen yine rüyalı, sen yine uzak bakıyordun.

İçimde boğuluşum gözlerinin derinliğindendir…

Uykusuzluğum gözlerinin sabahında uyanışımdandır.


Kirpiklerinden sarkan ıslak bir yıldızın,

Gözlerinde şiirleşmesi kadar güzeldir senli baharlar.

Anlamı değişir, bakışlarınla yıkanan her şeyin…

Değdiğin bir kuru dal gül açar saçlarının gülistanlığında.

Ben fakir bir yalnızlık bırakıyordum yollarına,

Sen kaşlarının arasından yıldızlar geçiriyordun.


Şiirleşmiş bir duyguydun yüreğimde…

Her okuduğumda bir kez daha sevdiğim.


Dünden bugüne bir yalnızlık,

Bugünden yarına bir anlamsızlık düşüyor ömrümden.

Gözlerine, geceleri sürmelediğinden beri

Karanlığı örtüyorum kaderime;

Ayakları dışarıda kalıyor yazgımın.


İçimde tohumlanan hasretler yeşerir,

Güneş gibi doğarken bakışların üzerime.

Bir lambanın yorgun aydınlığına dayıyorum yüzümü,

Işıklar sürgüsünü çekiyor yüreğime.

Caddeler güneşin sıcaklığını çoktan yitirmiş…

Saatler bir mızrak ucuyla çiziyor zamanı titreyen ellerime.


Sen susuyordun…

Ben susarken bile seni konuşuyordum…

Ve ben caddelerin soğuk suretinde sana koşuyordum.

Kadim Dolunay

Kaç Dille Susmalı İnsan?

O kadar çok sustum ki;

Bir türlü anlamadın dilimden.

Kaç dille susmalı insan,

Anlatmak için kendini dünyaya..?


İçimdeki yas zılgıtlarını susturmaya çalışırken kırılıyor ellerim.

Gözlerim, kirpiklerimde asılı son hayalleri izlerken kapanıyor.

Kurumaya direnen bir kaç damla gözyaşı var yanaklarımda…

Ve ölü bir cümlenin ilk kelimesi gömülüyor dudaklarımda.


Kor yutmuş sözler taşırım dilimde…

Tutuşuyor kuşların kanatları

Seslenince ben uzaklara.

Sonbahar uğurluyor beni ağırlanan ayrılıklara…

Bulutlar perde perde çekiliyor önüme,

Ve acının mabedinde ruhumu kırbaçlıyor hayat.


Yüreğime vuran hüzünkeş duyguların lisanıdır bakışlarım.

Kaç dille bakmalı gözlerim ötelere?

Görebilmek için Güneş’in ardını…

Ve kaç dille ağlamalı şu çatlak merdiven basamaklarında?

Yapmak için gökkuşağından uçurtmalar…


Kelâmın muammasıyla konuşur dilsiz yıldızlar…

Kör kalemler çizmiş pusulamın mihengini,

Hep sağır duygulara çarpıyor sesim.

Bir söz daha söylersem eğer tutuşacak nefesim…

Kadim Dolunay


Anne

  • Bu şiiri okurken lütfen şunları düşünün. Şiirin ilk başlarında bebek daha anne karnında… Ardından dünyaya gelişinden söz ediyoruz. Şiire devam ederken bebek büyüyor ve ardından dünya telaşından söz ediyoruz. Ve ardından annesizliği anlatıyoruz..

_________________

‘A ş k’ diyerek gösteriliyor meleği ömrümün…

‘A n n e’ diyerek süslüyorum

Baharını gönlümün.


A n n e …

Ömrümün hümâlı karanlığında

Başıma dokunan nazenin bir el…

Daha değmeden gözleri yüzüme,

Kalbine merhamet düşürülmüş.

Gül içine gül, can içine can,

Ömür içine ömür iliştirilmiş.

Bir canın ağırlığıyla ezilirken kâinat,

Nicelerine birden 'anne kalesi' örülmüş..

En gönüllüsü, zahmetin.

Tecelli ettiği şefkat aynası, rahmetin…


‘D ü ş’ diyerek başlıyorum hayatın yalanına…

‘A n n e’ diyerek çiziyorum bir gerçeği

Yaşamın göz kırpan her anına.


A n n e …

Kalbim kalbinde ritim buluyor;

Yüreğin yüreğim oluyor koruyor beni.

Süzülüyor nefesin ses tellerime,

Uyandırıp hülyalardan, dolaştırıyor damarlarında.

Pür naz oluyor, saçlarına dolanıyorum…

Sonra dalgalı kirpiklerine takılıyor, gözlerine düşüyorum.

Dokunuyorum gözbebeklerine, renginde yüzüyorum.

Kapatma gözlerini anne!

Esir kalıyorum düşlerinde.

Hayat gamzem oluyor gülüşlerinde.


‘C a n’ diyerek basılıyorum can ikliminin baharına…

‘A n n e’ diyerek giriyorum

Koşulsuz sevgiler diyarına.


A n n e …

Hayatı yüklenmiş gidiyorsun;

Ayaklarında Cennet sessizliği…


Bir sancının arkasında yürür ahsen rahatlık.

Acı, sevinci hecelerken

Müjdeler taşır sesim yüreğine, dalgalanarak.

Selam verir gözlerim gözlerine, ağlayarak.

Şefkat minberinde ezanı okunur adımın,

Süpürür dudakların çaresizliğimi, sarmalayarak.

Ve nimetin en helal payesine şahit olur melekler;

Ezelden bilirim bu tadı,

Ezelden tanırım bu kokuyu…


‘Y â r’ diyerek ağlıyorum uykusuzluğun içinde…

‘A n n e’ diyerek bitiyor her masal,

Rüyanın en demli yerinde.


A n n e …

Karanlık gecelerin buğulu sessizliğinde

Güven veren varlığına sığınıp, benliğimi kalbine asıyorum.

Sesin, ebahir gibi dokunuyor yüreğimin titreyen tüyüne…

Bengisu olup içime akıyorsun terennüm ederek…

Rehnüma oluyorsun rüyalarıma.


Avucunda yüzüyorum hayat denen ummanda,

Üzerime açılan şefkat kanatlarınla emekliyorum…

Sonra yürüyorum ellerim, reyya sıcaklığında.

Ben düştükçe sızım değiyor ciğerine,

Ağladıkça, inleyişim doluyor gözlerinin nehrine.


Dua dua öpüyorsun beni anne…

Dilinde güzelleşiyor adım.


‘A h’ diyerek düşüyorum birden…

‘A n n e’ diyerek tutunuyorum

Hayatın eteklerine yeniden.


A n n e …

İçimdeki çocuk hâlâ uykularda ‘Anne’ diyerek sayıklamakta…

Ve emeklemekte hâlâ şefkatin kucağına.


Gurbetler dökülüyor içimize,

Anne diyarının penceresinden düşünce gölgelerimiz…

Donuyor ellerimiz, uzandıkça beşikten hayallere.


Her tebessümün berisinde taştan duvarlar örülü,

Yüreğe değmeden yere düşüyor bütün sözler.

Menfaat kokuyor her nefes,

Koşul sunuyor önümüze sevgiler!


Masumluğumu gözlerinde unuttum anne..!

Mahkûm duruyorum şimdi şerhan gözlerde.


‘G ü l’ diyerek kokluyorum toprağın nefesini…

‘A n n e’ diyerek büyütüyorum avuçlarımda

Bir bayramın arefesini.


A n n e …

Bir veda rengi var gözlerinde…

Sözlerin uzaklardan geliyor.

Kuş mu kondu kirpiklerine anne?

Gözlerin yükseklere bakıyor.

Üşüyor avuçların;

Melekler mi tutuyor?

Kapatma gözlerini anne!

Esir kalıyorum düşlerinde.

Anne…

Hayatı yüklenmiş gidiyorsun

Ayaklarında Cennet sessizliği…

A n n e . . .


‘Y a n’ diyerek atılıyorum ateşine renginin;

‘A n n e’ diyerek çözüyorum

Muammasını sevginin..

Kadim Dolunay

Sevdiğim

Bir ayrılık yankısı var nefesinde…

Kelimeler buz tutarak düşüyor dudaklarından.

Ellerin ellerimi öksüzlüğe bırakıyor,

Gözlerin rotasını değiştiriyor uzaklaşıyor gözlerimden.

Ey bakışlarına aşktan öte mana verdiğim..!

Bıraksan da ellerimi hicranınla,

Yüreğimden tutuyorsun sevdiğim!


Bir deprem sarsıntısı var sözlerinde…

Kelimeler çatırdayarak dökülüyor dilinden.

Ayakların ayrılığa dolanmış, hep geriye atıyor…

Adım adım çiğniyor, eziyorsun canımı derinden.

Ey gözlerine yedi kat püsküllü alem serdiğim..!

Konuşsan da ayrılığı intizarınla,

Yüreğimde susuyorsun sevdiğim!


Bir nehir uykusuzluğu var gözlerinde…

Kelimeler ıslanarak sızıyor nefesinden.

Sen rüyaları uyandırırken göz kapaklarımda,

Cümleler boğularak uzanıyor yürek kıyısına birden.

Ey kaşlarına uçurum meltemiyle değdiğim..!

Vursan da anıları bizarınla,

Yüreğime gömüyorsun sevdiğim!


Bir yangın telaşı var adımlarında…

Kelimeler tutuşarak firar ediyor sesinden.

Ay ışığına dayarken bu sisli bakışlarımı,

Kim bilir hangi şehrin sokak lambalarında üşüyecek gölgen.

Ey adına şahikalarda açan gonca dediğim..!

Kaçırsan da aydınlığı ruhsarınla,

Yüreğimi söküyorsun sevdiğim!

Kadim Dolunay

En Çok Görüntülenenler